"Gerçek müzeler Zaman’ın mekan’a dönüştüğü yerlerdir,” der Orhan Pamuk “Masumiyet Müzesi”nin 83. bölümünde. Benjamin de ünlü “Pasajlar” adlı eserinde “mekana dönüşmüş geçmiş” ifadesini kullanır. Bu iki çerçeveden bakacak olursak İstanbul bir müzedir, geçmişin izlerini taşıyan binaları, geçitleri ve avlularıyla bize zamanda yolculuk imkanı sunar. Yazarın yaratıcılığını kamçılayan hafıza-mekan ilişkisini Beyoğlu’nun binaları arasında dolanırken hissetmek kolaydır. Biz de "mekana dönüşmüş geçmiş”i hayal ederek Galata sokakları etrafındaki yapılara bakacağız ve sonra hayal gücümüze dolan imgelerden yola çıkarak bir öyküyü nasıl kuracağımızı konuşacağız, yazacağız, dilersek okuyacağız.
2 Yorum